29 Ekim 2007 Pazartesi

AKUT Hakkında Yanlış Bilinenler

AKUT'çular Zengin çocukları mı?

Hiç bir maddi beklenti beklemeden insanlara yardım etmek nedense insanlara kolay anlaşılır gelmiyor ve sonuçta bunlar zengin çocukları boş zamanlarını bu şekilde değerlediriyorlar şekilinde haksız bir imaj oluşmuş.
BU KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİL.
AKUT'çuların büyük bir çoğunluğu ya ücretli olarak bir yerde çalışıyor yada üniversite öğrencisi aynı zamanda son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılardan bir kısmı işsiz kalarak payını almışlardır.
Son zamanlarda AKUT hakkında kötü haberler çıktı, sebebi nedir?
AKUT kurulduğu yıldan beri yaptıklarıyla Halkın sevgisinini ve saygısını kazandı. Bunları yaparken de hiç kimsenin acısını ve korkusunu kullanıp veya kullandırıp bunu maddi kazanç elde etmek için kullanmadı. Halkının çok zor şartlarda bize verdiği bağışları bir emanet olarak kabul edip en iyi şekilde kullanmaya çalışıldı. Bu olmadığı içinde hakkımızda hiç bir yolsuzluk haberi yayınlanamadı.
Fakat bu yakalanan pozitif standart malesef diğer kurumlar tarafından örnek alınmak yerine mevcut karalama mekanizmaları çalışmaya başladı ve hakkımızda maksatlı haberler çıkmaya başladı. Bu haberlerle ilgili olarak hukuksal mücadelemizi hem kişisel hemde kurumsal olarak yürütüyoruz.
Sabah gazetesi yayınladığı bu haber yüzünden tekzip yayınlamak zorunda kaldı ama aynı boyutta yayınlamadığı için ceza aldı; aynı boyutta yayınlayana kadar da hukuksal mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü biz bu VATAN'ı seviyoruz

Üyelikten çıkartılanlar oldu, sebebi nedir ?

AKUT tüzüğü ve disiplin, etik yönetmeliğine uygun davranmamak üyelikten ihraç sebebidir. Tüzüğümüzün, disiplin ve etik yönetmeliğimizin temelini de bizim değerlerimiz oluşturmaktadır.
Buna rağmen eski üyelerimiz çalıştıkları süre içinde AKUT'a çok emeği geçmiş kişilerdir, zaman içinde fikir ve yol ayrılığı gelişmenin ve yenilenmenin sonucudur.
Sonuç olarak; İhraç işlemleri AKUT Genel Kurulu tarafından onanmak zorundadır ve onanmıştır.
Demokratik bir kurum değilmişsiniz.

AKUT yönetimi 2 senede bir yapılan Genel Kurul'da seçimle gelir. Bundan sonra Genel Kurul'dan aldıkları yetkiyle Yönetim Kurulu işin sormluğunu ve yetkisini üstlenerek gerekli kararları alır ve uygularlar (temsili demokrasi).
Herhangi bir üye bir yanlışlık görürse gene seçimle gelen Denetleme Kurulu'na başvurarak işin araştırmasını isteyebilir. Denetleme Kurulu'da araştırma sonucuna göre gerekli gördüğü durumlarda Genel Kurulu tekrar toplayabilir (kuvvetler ayrılığı).
Kurallar ve kanunlar onu uygulayan insanlarla ancak iyi işletilebilir
Çok medyatik oldunuz?

Bu suçlama gerek resmi kurumlarca gerekse bazı sivil kurumlarca devamlı olarak dile getirilmekte olmakla birlikte içten içe bir imrenme olduğu aşikardır. İşin aslı ise tam tersidir, bu kadar insan kurtarmamıza, özel hayatımızdan, ailemizden çaldığımız zamanı zorda kalana yardım etmek için harcamamıza rağmen basın asılsız haberlerle uzun süre yıpratmaya çalıştı, bunu da ara ara tekrarlamaya çalıştı. Buna rağmen dürüst, gerçekleri gören ve yazan basın ile hiç bir sıkıntımız olmadı olamaz da.
Kaynak:Akut Hakkında Yanlış Bilinenler

16 Ekim 2007 Salı

Mantarlar Hakkında Yanlış Bilinenler

Mantarlar Hakkında Yanlış Bilinenler

Bir mantarın zehirli ya da zehirsiz olduğuna karar vermek için hiçbir KURAL yoktur... Tek çare her mantarı tek tek tanımaktır. Fakat halk arasında gerçekle ilgisi olmayan birtakım yaygın fikirler vardır ki, insanı kolayca yanıltıp zehirli bir mantarın yenmesine neden olabilir...Mantarlar hakkında, halk arasında yayılmış bu yanlış düşünce ve inanışlar nedeniyle ciddi sonuçlar doğuran zehirlenmeler her yıl tekrarlamaktadır... İnsanları yanıltan, bu nedenle zehirlenmelerine yol açan sayısız yanlış inanışların en göze çarpanlarını aşağıda doğrusu ile birlikte görebilirsiniz;

YANLIŞ İNANIŞLAR ve DOĞRULARI

"Canlı odunda gelişen mantarlar zehirsiz, ölü odundakiler zehirlidir."

Böyle bir kural yoktur. Her iki çeşit odun üzerinde hem zehirli hem de zehirsiz mantarlar rahatça gelişebilmektedir. Örneğin canlı ağaçlar üzerinde büyüyen mantarlardan istiridye mantarı, bal mantarı, biftek mantarı yenebilir,Ganoderma ve Fomes türleri yenmez.
"Kolayca soyulabilen, pişirilirken gümüş kaşığı karartmayan, çayırlıkta yetişen mantarlar zehirsizdir."

Bu inanış doğru değildir. Zehirli mantarlar içinde yukarıda söylenenlere uygun türler bulunmaktadır.
"İlkbaharda çıkan mantarlar yenebilir."

Kesinlikle yanlış bir inanıştır. İlkbaharda yetişen ve çok zehirli olan mantar türleri vardır.
"Tuzlu ve sirkeli su ile yıkanırsa mantarın zehiri gider."

Zehirli bir mantar türü herhangi bir muamele ile hiçbir zaman yenebilir hale getirilemez... Özellikle amatoksin içeren mantarların yapısı hiçbir işlem altında bozulmaz ve zehirleyici etkilerini yitirmezler.
"Böcek vs. hayvanların yediği mantarlar zehirsizdir."

Pek doğru değildir. Böcek gibi hayvanlar ile insanların biyolojisi farklı olduğu için, insanı öldüren bir mantar böceklere veya diğer hayvanlara bir şey yapmayabilir. Örneğin insanlar için en tehlikeli bir mantar olan ve zehirlenmelerin neredeyse % 95 inden sorumlu Amanita phalloides (ölüm meleği) mantarını, Amerikan tavşanı (Lepus americanus) severek, bolca yer ve hiçbir zaman zehirlenmez.
"Yüzeyi yapışkan olan mantarlar zehirlidir."

Böyle bir genelleme yapılamaz. Örneğin Çam Kabara Mantarı ve en iyi yemeklik mantarlardan Çörek Mantarı gibi mantarların şapkası yapışkandır.
"Kırıldığı veya ezildiği zaman süt gibi sıvı akıtan mantarlar zehirlidir."

Böyle bir genelleme de yapılamaz. En lezzetli mantarlardan biri olan Kanlıca Mantarı turuncu renkte bir sıvı çıkarır. bunun yanısıra zehirli olup, sıvı çıkarmayan Russula gibi mantar türleri vardır.
"Suda kaynatıldığında mantarın zehiri gider. "

Bazı türler için kısmen doğru olabilir, ancak genelde zehirli bir mantar kaynatmayla zehirinden arındırılamaz...

13 Ekim 2007 Cumartesi

Göz Hakkında Bilinen Yanlışlar



Göz sağlığı hakkında doğru bilinen yanlışlar

En önemli duyu organı olan gözle ilgili halk arasında pek çok yanlış inanış var. Bu yanlış bilgileri www,gozdoktoru.net adlı site derleyerek yerlerine doğru bilgileri anlatmış... İşte doğru bilinen yanlışlar...

- Yanlış: Gözlük takmak gözlük numarasının ilerlemesini engeller!

+ Doğru: Bilinenin aksine gözlük takmak ya da takmamak gözlük numarasının ilerlemesini etkilemez. Gözlük tedavisinin amacı görme düzeyini artırmaktır.

- Yanlış: Ara sıra gözlerim ağrıyor, dinlendirici gözlük kullansam geçer mi?

+ Doğru: Yaygın olarak kullanılan ve dinlendirici olarak bilinen gözlüklerin herhangi bir tedavi edici özelliği yoktur. Kırma kusuru bulunanların mutlaka gözlük kullanması gerekir.

- Yanlış: Yakından televizyon izlemek gözü bozar!

+ Doğru: Yakından televizyon izlemenin göz sağlığı açısından herhangi bir zararı yoktur. Fakat az gören çocuklar televizyonu daha yakından izleyeceğinden göz hastalıklarının erken bir belirtisi olabilir.

- Yanlış: Göz tembelliği lazer ameliyatıyla düzelir.

+ Doğru: Lazer ameliyatlarının göz tembelliğinde tedavi edici özelliği yoktur. Lazer ameliyatları sadece gözlük numaralarının azaltılması amacıyla yapılır.

- Yanlış: Fazla tuzlu yemek gözü bozar.

+ Doğru: Tuzlu yemek tansiyonun yükselmesine sebep olup bazı rahatsızlıklara yol açabilirse de göz sağlığı açısından herhangi bir etkisi yoktur.

- Yanlış: Bol bol havuç yemek göze çok faydalıdır.

+ Doğru: Göz sağlığı açısından gerekli olan vitaminler çoğu sebze ve meyve de bol olarak bulunur. Dengeli beslenen bir kişi için bol havuç yemenin fazladan bir faydası yoktur.

- Yanlış: Katarakt ameliyatı lazerle yapılır.

+ Doğru: Günümüzde en modern ameliyat yöntemi olan FAKO yöntemi halkımız arasında yanlış olarak lazerli ameliyat olarak bilinmektedir. Oysa FAKO yönteminde lazer kullanılmaz, titreşimlerden faydalanılır.

- Yanlış: Katarakt sadece yaşlılarda olur.

+ Doğru: Katarakt en sık yaşlılarda olmakla birlikte bebeklerde, çocuklarda ve gençlerde de görülebilir.

- Yanlış: Katarakt bir gözden diğerine geçer.

+ Doğru: Katarakt bir gözden diğer göze geçmez.

- Yanlış: Katarakt tekrarlayabilir.

+ Doğru: Katarakt tekrarlayıcı değildir. Bazen katarakt ameliyatından sonra, göz içine yerleştirilmiş olan merceğin arkasında ki zarda kesifleşme olabilir ve bu yanlış olarak 'katarakt tekrarladı' şeklinde bilinir.

- Yanlış: Bebeklerdeki şaşılığı tedaviye gerek yoktur, zamanla kendiliğinden geçer.

+ Doğru: Bebeklerdeki bazı şaşılıklar çok ciddi olup hemen tedavisi gerekebilir. Tedavi gözlük veya ameliyat şeklinde olabilir. Bu tip şaşılıklar tedavi edilmediğinde ileriye dönük kalıcı görme kayıpları (göz tembelliği) gelişebilir.

- Yanlış: Gözlükle şaşılık tedavi edilir ve bir daha gözlüğe gerek kalmaz.

+ Doğru: Göz kaymalarının çoğu gözlükle tedavi edilebilir. Fakat şaşılık tedavi edildikten sonra genellikle gözlüğe devam etmek gerekir. Aksi takdirde şaşılık tekrarlayabileceği gibi görme bozuklukları da görülebilir.

- Yanlış: Gözlerim çok ağrıyor, göz tansiyonum yükselmiş olabilir.

+ Doğru: Göz tansiyonu çok az belirti veren bir hastalıktır. Pek çok göz hastalığı ve vücudun diğer bölgelerindeki hastalıklar da göz ağrısına yol açabilir. Gözdeki ağrıların çok çok az bir kısmı göz tansiyonuna bağlıdır.

- Yanlış: Göz tansiyonu ameliyatı olunca görmem netleşecek.

+ Doğru: Ameliyatının amacı, ilaçlarla kontrol altına alınamayan göz tansiyonunu düşürmektir. Ameliyattan sonra görme düzeyinde bir artış olmaz.

9 Ekim 2007 Salı

Sivilceler Hakkında Yanlış Bilinenler


"Bazı besinler bende sivilce yapıyor."

Yanlış. Besinler ve akne üzerine yıllarca süren çalışmalar sonunda herhangi bir besinin akneye sebep olduğu gösterilememiştir. Ne çikolata akne yapar, ne yağlı yemekler ne de süt. Eğer öyle olmuş olsaydı o besinlerden yemeyerek insanlar sivilcelerinden kolayca kurtulurlardı. Oysa gerçek öyle değildir.

Beslenme şeklinizi değiştirerek sivilcelerden kurtulamazsınız, kurtulan da görülmemiştir. Sivilcelerden ancak sivilce tedavisiyle kurtulabilirsiniz.

"Yüzümü iyi yıkarsam sivilcelerimden kolay kurtulurum."

Temizlik eksikliği sivilceye neden olmaz. Eğer öyle olsaydı yüzünü hergün düzenli yıkayan kimselerde sivilcelerin geçmesi, fazla yıkamayan kimselerde de çıkıyor olması gerekirdi. Yüz yıkanarak ancak yüz temizlenir fakat sivilceler geçmez. Hatta aşırı yüz yıkamak yüz derisini kurutup hasar bile verebilir ve bu hasar mevcut sivilceleri artırabilir.

"Stres sivilce yapar."

Stres sivilcelere yol açmaz. O yüzden stresten kurtularak sivilcelerin geçmesini beklemek boşunadır. Dahası stresli insanların kullandığı bir takım ilaçlar yan etki olarak sivilce yaparlar. Stres, cilt yüzeyine daha fazla sebum salgılanmasına neden olarak belki dolaylı olarak mevcut sivilceleri arttırabilir ancak hiç yoktan sivilce varetmez. Stressiz olduğu bilinen kimselerde de sivilce çıkmaktadır.

Sivilcenin tedavisi başka türlü, stresin tedavisi başka türlüdür.

"Güneşışığı sivilcelere iyi gelir."


Hayır, sadece yüzünüz biraz daha bronzlaşacağı için sivilceler daha az dikkat çeker. Güneş ışığı birkaç sivilceyi kurutsa bile yenilerinin gelmesini engelleyemez, epidermise(cilt üstü tabakası) zarar verebilir ve ilerleyen safhalarda sivilceler artabilir. Güneş ışığına maruz kalmak ciltte erken yaşlanma ve yanıklara neden olabilir. Güneşe çıkmadan önce koruyuculuk katsayısı en az 15 olan koruyucu losyonlar kullanmanızı tavsiye ederiz. Sivilceleriniz içinse sivilce tedavisi görmelisiniz.

"Sivilcelerimi zaman zaman patlatıyorum."

Sakın! Sivilcelerinizi patlatmakla mikroplara davetiye çıkarırsınız ve eğer enfeksiyon kaparsanız yüzünüzde ömür boyu geçmeyecek kalıcı yaralar meydana gelebilir.

Siyah noktaları(komedonları) da sıkmamak gerekir.

"Sivilceler yaş ilerledikçe geçer."

Sivilceler ileri yaş grubunda daha az görülür. Ancak sivilcelerden büyüyerek kurtulunmaz. Bazı kimselerde sivilcelerin neden olduğu kalıcı yaralar kalmaktadır. Tedavi edilebilecek bir hastalığı tedavisiz bırakmamak ve kalıcı yara riskinden mümkün olduğu kadar erken kurtulmak gerekir.

"Büyüklerde akne olmaz."

20-44 yaş arası insanların yüzde yetmiş beşinde akne görülmezken geriye kalan yüzde 25'inde akne mevcuttur. Bazı hanımların adet dönemleri boyunca değişen hormon dengeleri sivilcelere neden olabilir. Doğum kontrol hapları sivilce yapabilirler. Hamilelikte de sivilceler çıkabilir.
Kaynak: Sivilceler

4 Ekim 2007 Perşembe

Erkek cinselliği hakkında yanlış bilinenler

Cinsellik birçok yanlışın doğru sanıldığı bir konu. Biz de kadınların en sık bahsettiği konulardan derlenen “mit”leri 14 başlık altında topladık...

Cinsellik dipsiz bir kuyu gibi. Tek bir kelime ya da belli kalıplarla anlatılmayacak kadar geniş bir alana yayılıyor. Davranış Bilimleri Enstitüsü uzmanlarından Psikolog Dr. Nur Velidedeoğlu, hala tabu olarak görülen cinsellikle, ilgili kulaktan kulağa yayılan sayısız boş inanç ve mitten bahsediyor; bu inançların kadınların cinselliğe bakışını olumsuz etkilediğinin altını çiziyor. Cinsellik insana haz veren aktivitelerin başında gelmesine rağmen bazen görev ve hatta işkence olarak görülebiliyor bazı kadınlar tarafından… Hatta işi daha da öteye götüren kadınlar sırf partnerini mutlu etmek için orgazm taklidi dahi yapıyorlar.

Cinsel mitler
Psikolog Dr. Velidedeoğlu, "Bu nedenle terapilerimizde cinsel sorunları için başvuranlara, inandığı cinsel mitleri mutlaka soruyoruz. Onların cinselliğe bakışlarını anlamaya, cinsel mitlere bağlı oluşan korkuların gün ışığına çıkarmalarına yardımcı oluyoruz" diyor. Biz de kadınların en sık bahsettiği konulardan derlenen “mit”leri 14 başlık altında topladık...

"Tüm fiziksel yakınlaşmalar cinsel birleşmeye gider..."
Bu yanlış inanış, “Erkekler her zaman seks ister kadına sadece ve sadece seks için yakınlaşır” düşüncesinin devamıdır ve sağlıksız bir yaklaşımdır. Oysaki her yaklaşma cinsel birleşme ile sonuçlanmak zorunda değildir.

"Sevişmeyi sadece erkek başlatır ve erkek yönetir"
Cinsellikle ilgilenen kadının 'kötü kadın’ olduğu düşünülür. Kadın bu damgayı yememek için partneriyle yatağa girdiğinde seksi başlatanın erkek olmasını bekler. Bu tamamen toplumda kadına ve erkeğe yüklenen rollerin devamı olan bir düşüncedir. Yani kadına annelik rolü benimsetilirken erkeğin seksle daha fazla ilgilenmesi beklenir. Ancak seks ne erkeğin ne de kadının tekelindedir. Seks eğer iki kişi arsında yapılan bir eylemse iki kişinin de aktif olması gerekir ve bu her iki tarafın cinsellikten daha da zevk almasını sağlar.

"Gerçek erkek,cinsel birleşme sırasında partneri tatmin oluncaya kadar boşalmadan durabilen erkektir!"
Bu mit, "bir erkek partnerini seviyorsa onunla birlikte olduğunda sertliği kolaylıkla sağlayabilir ve istediği kadar uzun süre devam eder" gibi yanlış bir inanıştan kaynaklanıyor. Aslında "erkek eşittir penis" diye düşünülüyor. Ancak erkeğin de etten kemikten bir insan olduğu unutuluyor. Her erkek sertleşme sorunu yaşayabilir.Ama bu eşini sevmediği anlamına gelmez. Bu sürekli devam eden bir durumsa arkasında farklı bir sağlık sorunun yatıp yatmadığı araştırılmalıdır.
"Seks sadece üreme amaçlı olmalıdır"
Kadınlarda erkekler de böylesine bir yanlışın içine düşebiliyor. Sırf bu düşünce yüzünden anne olduktan sonra eşinden uzaklaşan erkekler de var. Kadınlarda bu düşünce çok daha fazla hakim.Kadınlar,anne olduktan ya da menopoza girdikten sonra seksten tamamen uzaklaşabiliyor. "Menopoz doğurganlığı sonlanması olduğu için cinsellik de biter." diye düşünüyorlar.Bazı kadınlar ise 30 yaşın seks için sınır olduğu ve bu yaştan sonra seks yapmak isteyen kadının “azgın” damgası yiyeceğini düşünür. Tüm bu mitler kadının genellikle doğumundan sonra cinsellikten uzaklaşmasına yol açar.

"Erkek koşulsuz şartsız partnerini cinsel açıdan doyurmak zorundadır. Yoksa kadın ona karşı sevgisini yitirir."
Erkek mekanik, robotvari bir yaratık olarak görülüyor. Erkeğin cinsellik açısından performansının çok yüksek olması gerektiği düşüncesinin uzantısıdır bu yargı… Genelde seks esnasında erkeklerin mantık ve duygularının devre dışı kaldığı düşünülür. Ancak bu düşünce de en az diğerleri kadar yanlış.

"Sevişme doğal ve kendiliğinden olmalıdır. Sevişme sırasında konuşmak bunu bozar"
Kadın bu konuda hiç konuşmak istemez ve erkeğin de kendisinin ne istediğini hiç konuşmadan bilmesini ister. Hatta bazı eşler "kaç yıllık eşim, tabii ki benim ne istediğimi bilmeli" inancına sahiptir. Kadın, karşıdaki insanın falcı gibi davranmasını ister. Oysa kimse kimsenin aklından geçeni okuyamaz. Sevişme aynı zamanda tek kişinin sorumluluğunda olan bir şey değil, bir süreç, bir alışveriştir.

"Gerçek erkek, sertleşme sağlamak için uyarılmaya ihtiyaç duymaz"
Erkeğin her an sekse hazır olduğu inancı vardır. Erkekler mekanik bir yaratık olarak algılanır. Yalnızca kadınlar değil kendini böyle addeden erkekler de var. Bu çok yanlış bir inanış.

"Kadının cinsel doyuma ulaşması için sertleşmiş bir penis şarttır."
Cinsel birleşme için penisin çok sert olması gerektiği zannedilir. Oysa penisin vajina içine girmesi için gerekli sertlikte olması yeterlidir. Ancak ereksiyon durumunun yaşandığı durumlarla bu olay karıştırılmamalıdır. Hakim olan 'sevişmek mutlaka birleşme ile sonuçlanmalıdır’ düşüncesinin aksine eşlerin birbirine dokunması okşaması hatta bu yolla tatmine kadar gitmesi sevişmenin bir parçasıdır. Cinsellikte yüzde yüz birleşme şart değildir. Bu iki tarafın oluruna kalır bir durum.

"Cinsel başarısızlığın sonu felakettir."
Erkeğin cinsellik açısından çok iyi performansa sahip olması gerektiği düşünülür. Toplum erkeğe cinsellik açısından çok fazla yük veriyor, erkek de bunu kabulleniyor. Bu durumda eğer cinsellikte başarısız olursa bu felaket olarak değerlendiriliyor.

"Kadın seks esnasında pasif olmalıdır."
Cinsellik erkek dünyasına ait bir eylem olarak algılanır. Bu düşünceye göre kadın cinsellikle ilgilenmemelidir. Bu yüzden cinselliği kadın değil erkek yönetmelidir. Bu düşünceye göre cinsellik, kadına uygulanan bir eylemdir ki tamamen yanlıştır.

"Seks esnasında penisin sertleşmemesi veya oluşan sertliğin kaybı erkeğin partnerini çekici bulmadığı anlamına gelir."
Eğer erkekte cinsel bir bozukluk varsa penis sertleşmeyebilir. Mutlaka eş ile bağdaştırılmamalı. Hatta bazen sertleşme sorunu olan erkekler bunun altında fiziksel bir sorun yatabileceği gerçeğini kabul etmez ve bunu test etmek için başka kadınlarla birlikte olmayı denerler. Oysa erkeğin yaşadığı günlük sıkıntılar bile böyle bir soruna yol açabilir.

"Gerçek erkek cinsellikle ilgili her fırsatı değerlendirir."
Bu yanlış inanışta 'erkek önüne gelen her kadınla her an birlikte olabilir’ düşüncesi hakim. Oysa cinsellikte doğru zaman, doğru kişi,doğru yer önemlidir. Bunlardan biri eksikse sorun yaşanır.!erkek eşittir seks’ düşüncesi tamamen silinmeli.

Formsante